Narrative Terapistlere göre hepimiz hikâyelerimizle yaşamımızı sürdürürüz. Yaşadığımız sürece kendimize ve çevremize hikâyelerimizi anlatırız. Hikâyelerimiz, şimdiki ve gelecekteki yaşamımızı etkiler; yaşama baktığımız çerçeveyi oluşturur; bizi zayıflatabilir, güçlendirebilir, kendimize düşman ya da dost edebilir.
Birçok hikâye aynı anda birbirine paralel olarak ilerler ve insanların hayat hikâyelerinde daima belirsizlikler ve çelişkiler vardır. Bu noktada Narrative Terapi insanların çoklu hikâyeleri olduğunu kabul eder ve problemlerin genellikle bu çoklu hikâyelerin tek bir hikâyeye indirgenmesinden kaynaklandığını söyler.
Narrative Terapi insan hayatındaki belli bir zaman periyodundan birçok olayın belli bir tema etrafında birleştirilmesi ile diğer olası anlatıların önüne geçen ayrıcalıklı hikâyeler için “Baskın Hikâye ” kavramını kullanır. Daha fazla olay seçilip baskın hikâye akışına toplandıkça hikâye zenginlik ve yoğunluk kazanır. Hikâye yoğunluk kazandıkça baskın hikâye ile ilgili diğer olaylar kolayca hatırlanır ve hikâyeye eklenebilir. Bu süreç boyunca hikâye yoğunlaştıkça etkisi artar ve ulaşılan anlama uygun örnek olaylar bulmak gittikçe kolaylaşır. Bu ayrıcalığı oluşturan ise çoğu zaman güç ilişkileridir. Narrative Terapi, herhangi bir bağlamdaki güç ilişkilerinin görünür kılınması ve bunların arkasındaki söylemlerin açığa çıkarılması için çalışır.
Özetle; hikâyelerimiz hatıraları, düşünceleri, yorumları, duyguları, eylemleri, fark ettiğimiz ve etmediğimiz şeyleri etkilediğini iddia eden Narrative Terapi; kişilerin kendileri, hayatları ve dünya hakkında “tercih ettikleri hikâyeleri” ile bağ kurup bunları güçlendirmeleri konusunda onlara yardım etmeyi amaçlar.